Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Songül Özer, aşının virüse karşı etkileri ve gerekliliği ile ilgili önemli bilgiler paylaştı.
Virüs kapılsa da hafif geçirilmesi bekleniyor
Aşının türüne göre değişmekle birlikte aşı olduktan sonra yüzde 65 ile yüzde 98 oranında koruma sağladığını belirten Dr. Songül Özer, “Mikroorganizma vücuda alınsa bile hastalığın meydana gelmeyeceğini öngörüyoruz. Aşı yapıldıktan sonra Covid olunursa eğer aradaki yüzde 30 ya da yüzde 10’luk dilimde olmak gerekiyor. Oradaki tabloda beklenti aşı olanlar hasta olsa bile hastalığı hafif geçirmeleridir. Hastanede ya da yoğun bakımda yatan hastaya dönüşmeden virüsü vücuda alsalar bile üst solunum yolu enfeksiyonu olarak basit bir şekilde geçirmelerini bekliyoruz” dedi.
İlk doz aşıdan sonra da virüsü kapma ihtimali var
İlk aşıyı olduktan sonra aradaki 1 ay içerisinde tabii ki koruyuculuk tam olmadığı için virüsle hastalık kapma ihtimalinin olduğuna dikkat çeken Özer, “Virüsün vücuda girmesi ve hastalığa yakalanma ihtimali bulunuyor. Ancak hastaların o süreci hafif atlatmasını bekliyoruz çünkü vücutta az da olsa bir miktar hücre bu virüsü tanıyor olacak. O noktada tamamen kişinin bağışıklık sistemi önemli. Tek dozluk aşının bile oldukça yüksek antikor oluşturabileceği bir hasta kitlesi olacaktır. Covid-19 virüsünü aldığı anda bir doz aşı olduğu ve antikor geliştirdiği için hastalığı hafif geçirdiğini göreceğimiz bir hasta grubu olacak. Bir doz aşı ile hiç korunmayan, antikoru hiç yükselmeyen hasta grubu da olacaktır. Hiç aşılanmamış gibi olan ve bu koronavirüsü vücuduna bir aylık dönemde alıp da gerçekten ağır hastalığı geçirenler de olacak” diye konuştu.
Hastaya göre değerlendirme yapılacak
Hastaya göre değerlendirme yapılacağının altını çizen Dr. Songül Özer, “Aşı olsa da olmasa da hastanın şikayetleri ön plandaysa tedavisini uygulayacağız. Şikayet ya da semptomlar az ise ona göre tedavi uygulayacağız. Tek doz aşı şu anda hastalığı tamamen korumada yeterli değil. Şimdiki bilgiler bunu gösteriyor. O yüzden çok büyük ihtimalle vücutlarına bu virüs girdiğinde hasta olabilirler ama hastalığı hiç aşı olmayanlara göre daha hafif geçireceklerini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Aşıdan sonra yapılan PCR test sonucu negatif çıkar
Aşı yaptırdıktan sonra kişinin hasta olarak değerlendirilmeyeceğini dile getiren Özer, “O yüzden PCR testi de negatif çıkacaktır. PCR testi vücutta o anda hastalık yapma yeteneğinde olan bir mikroorganizmanın tespit edilmesine dayalı bir testtir. Solunum yolu akıntılarından sürüntü yoluyla aktif olan, hastalık oluşturma yeteneğinde olan virüsü tespit ederek PCR testinin pozitif olduğunu görebiliyoruz. Ancak aşı olan kişilerde böyle bir mekanizma olmaz.” dedi.
Aşı olanların süper taşıyıcı olma ihtimali bulunmuyor
Süper taşıyıcılığın farklı bir kavram olduğunu ifade eden Dr. Songül Özer, “Vücutta çok fazla mikroorganizma olsa da o mikroorganizmanın nasıl bir özelliğe sahip olduğu önemli. Aşıdan sonraki mikroorganizmalar hastalık üretme yeteneği ortadan kaldırılmış virüslerdir. O yüzden süper taşıyıcı olduklarını düşünmelerine gerek olmadığını söyleyebiliriz” diye konuştu.
Hücreler aşı sayesinde virüse hazır oluyor
Dr. Songül Özer, ‘Aşı, hastalık yapan mikroorganizma ile hasta olmadan önce tanışmamızı sağlıyor’ dedi ve sözlerini şöyle tamamladı:
“Hastalığa sebep olan mikroorganizmanın zayıflatılmış, hastalık yapma gücü azaltılmış hali ile vücudumuzun tanışmasını sağlıyor. Vücuttaki hücreleri hastalık yapma gücü azaltılmış aşı uyarıyor ve hafıza hücrelerine o mikroorganizma yerleşiyor. Mikroorganizmaya karşı hangi hücrelerin kullanılması gerektiğini vücut öğrenmiş oluyor. Gerçek hastalık etkeni virüs vücuda girdiğinde artık hücreler hazır oluyor. Eğer aşılıysak daha hızlı ve daha güçlü yanıt verebiliyoruz. Gerçek hastalık etkeni aşı olduğumuz halde vücudumuza girebilir ama onu ortadan kaldırmamız kesinlikle çok daha büyük bir ihtimal olur. Çok daha güçlü ve hızlı bir antijenik yapı için aşı oluyoruz.”